11 Kasım 2008 Salı

Malatya Kayısı

Malatya; güneşi, suyu, çalışkan insanıyla doğuyla batının ortasında bir vahayı andırır. Malatya da yeşilin her tonunu, suyun bütün renklerini görmek mümkündür.
Malatya; tüm tarihsel birikimlerinin yanında dünyada asıl bir ürünüyle gönülleri fethetmiştir.
KAYISI
Malatya kayısısının hikayesi de Tadı kadar ilginç. Türkistan, Orta Asya, ve Batı Çini içine alan bir coğrafya kayısının anavatanı iken Yaşanan tarihsel süreçle kayısı Anadolu ya, Malatya ya ulaşmış ve asıl aşk hikayesi o zaman başlamış.
Güneş Malatya toprağını sevdi, Toprak suyunu sevdi ve beklenen sevgili Orta Asya dan geldi. Malatya da kayısı güneşle suyun en güzel dansıdır. Ürünü tüm dünyaya sunulan.
Elbette her ürün emek ister, sevgi ister, İşte tamda bu aşamada çalışkan gururlu Malatya insanı devreye girer. Bir dünya markasına sahip olmanın verdiği sorumluluk kayısı üretiminin her aşamasında gözlenebilir.
Kayısı Malatyalının sadece ekmek parası değil, onurudur dünya piyasalarında. Bu amaçla sorumluluk alan ticari, bilimsel kuruluşların yanında sivil toplum kuruluşları da birbiri ardına açılmaya başlamış.
Malatya Kayısı Araştırma, Geliştirme ve Tanıtma Vakfı da 1987 yılında bu ihtiyaçtan hareketle kurulmuş. En büyük mülk-i amiri valisinden belediye başkanına ihracatçısına kadar bir çok kurumu bir araya getiren vakıf kayısının yarını için bir çok projeyi art arda hayata sokmakta.
Kayısı için Malatya neyse Malatya için kayısı odur. Yaşamsal öneme sahip. Daha ilk baharda başlar kayısının coşkusu Malatya da birden bire bütün Malatya çiçek olur umut olur geleceği simgeleyen. İlk adımı kayısı atmıştır sonrası üreticiye düşer Kayısı için Malatya için çalışmak, çalışmak, çalışmak. Üreticinin emeği suyla desteklenirken çok geçmez güneşte ışıklarını esirgemez bu süreçte.
Daha ilk kayısılar kendini dalda gösterdiğinde Malatyalıları tatlı bir telaş alır. Çünkü tüm dünya her yıl olduğu gibi yine en güzel aromasıyla Malatya kayısısını bekliyor. Kayısı olgunlaştığında Malatyalının başını kaşıyacak vakti yoktur artık. Kendilerini temsil edecek kayısı en kısa zamanda dünya piyasalarına yetiştirilmelidir. Bazen teker teker toplanır, Bazen alta serilmiş hasırlara iner kayısı asla zarar verilmeden. Vedalaşmadan önce son kez kayısılarla poz verir Ali dayıda, Ayşe ablada gururla.
Yaş olarak piyasalara sunulacak kayısı asla bekletilmez. Doğrudan firmalara ulaştırılır. Malatya kayısısını marka yapan beklide doğrudan bu süreçtir. Her ihracatçı firma Kayısının doğru zamanda doğru yerde olması için çalışır. Hızlı bir süreçtir bu.
Bahçeden gelen kayısı önce soğuk hava depolarına alınır. İstenilen soğukluğa gelen ürün vasfına göre kutulanmaya başlar. Bu süreçte görev alanların çoğunluğu kadındır. Onlar için kayısı çeyizdir, dikiş makinesidir, okullarının devamıdır. Paketlenen kayısılar tekrar soğuk hava depolarına konularak yolculuğa hazır hale getirilerek alıcılarına ulaştırılır.
Malatya kayısısının dünyanın geneliyle buluşması asıl kuru kayısı ve yan ürünleri şeklinde olur. Kuru kayısı için bahçelerden toplanan ürünün tek tek çekirdekleri çıkarılır. Kayısı çekirdeği diğer meyvelerde olduğu gibi boşa gitmez oda ayrı bir lezzet ayrı bir sağlıktır.
Sadece bilenleri damak tadına hitab eden naturel güneş kurusu dışında kayısılar tüm gelişmiş ülkelerin belirlediği oranda dayanıklılığı artırmak için kükürtlemeye girer. Tekrar güneşle baş başa bırakılan kayısılar için en hüzünlü an gelmiştir. -Artık yollara çıkma vaktidir.
Kayısı Malatya yı, Dünya Malatya kayısısını sevmiştir. Ve kayısı Malatya nın kalitesinin de göstergesidir aynı zamanda. O yüzden her firma kendi laboratuarında üretimin her aşamasında ürünlerini test eder.
Malatyalı için insan sağlığı her şeyden önce gelir. Satışa sunulacak tüm ürünler Malatya Ticaret Borsası tarafından bir kez daha tescil bazında denetlenir. Tüm dünya piyasalarına gidecek kayısı Malatya yı , Türkiye yi hak ettiği gibi temsil ediyor mu diye. Malatya ticaret borsası bu anlamda belki de Türkiye nin en katı kurumları arasında yer alır. Borsa laboratuarlarında da olumlu raporları alan ürünler düşer düşer dünya yollarına.
Peki nedir Malatya kayısısını bu kadar vazgeçilmez kılan.
AROMA, LEZZET, SAĞLIK
Hacı Halil oğlu, Kaba aşı, Şekerpare, Yeğen, Paşa mişmiş gibi türleri bulunan kayısı bütün dünya damak tatlarına hitap etmektedir.
Kayısı bir çok yan ürünüyle de farklı pazarlar yaratmaktadır. İşlenmiş kayısı, Dondurulmuş kayısı, Kayısı konservesi, pulpu ve nektarı, Kayısı meşrubatı, jöle, Reçel, Marmelat ve Kreması, Turşusu ve pestili, Kayısı pastası ve dondurması yan ürünlerden ilk akla gelenleri.
Bilimsel olarak üretilen kayısının İnsan sağlığına bir çok yararı da tespit edilmiştir. Yeterli miktarda kayısı tüketilirse beynin çalışması düzenlenir, Karaciğerdeki tahrip olan bölümlerin tamiri hızlanır, Kemik ve dişleri çok daha fazla kuvvetli olmasında önemli rol oynar,
Mide ve on iki parmak ülserinin gelişmesine engel olur, Böbreklerde taş oluşumunu azaltır, Kansere karşı koruyucu etkiye sahiptir ve üreme faaliyetlerinin artmasını sağlar.
Malatya dünyaya karşı sorumluluğunun bilincinde. Üreticisi, İşleyicisi, Borsası, Vakfı dünyaya karşı sorumluluğunu yerine getirebilmek için gece gündüz çalışmakta. Tüm dünya tüketicileri işte bu yüzden Malatya kayısısı ve yan ürünlerini gönül rahatlığıyla tüketebilmektedir.
Ve bu rahatlıkla tüm Malatya dünyaya dağılan her ürününe gururla ; Made in turkey, Made in Malatya damgasını vurmakta.
News

----
Kayısı Malatya'yı öldürüyor mu, güldürüyor mu? PDF Yazdır E-posta


Yazan: Administrator, Tarih: 31-07-2008 21:30

Okunma Sayısı : 531

Beğenilme : 21

Yayınlama yeri : Köşe Yazarları, M. HAYRETTİN ABACI

Kayısı... Malatya'mızın bu asıl ve asil, özel ve güzel ürünü,İnsanın sağlığı için en yaralı ,en tatlı besin, Malatya'yı öldürecek mi, güldürecek mi?

Öldürebilirler de, güldürebilirler de?

Su çöl sıcağında, toprağı cayır cayır yakan kuraklık oratmında, binbir çile, sıkıntı, zorluk için de çabalayıp durarak, ürettiği ürünün geleceği için de pek ümitli olmayarak, katlandığı zorluğun karşılığını alamayacağından kaygı duyarak kayısı bahçesinde ter döken, yorulan, kavrulan sevgili hemşehrilerimin, görebildiğim kadarıyla şu sıra da hiç huzuru, neşesi, keyfi yok.

Biz Malatyalılar, herşey kendiliğinden olur sanarak, gereken başka girişimlere yan çizerek, dağı taşı, her köşe bucağı kayısı ile donattık. Gerçi kötü etmedik, ama durumun bu günkü görünüme göre iyi olduğunu söylemek de yerinde olamaz.

Şu sırada kayısının üreticisine getirisi ile götürüsü başabaş bile değil. Üreticinin döktüğü ter, yaşadığı gerilim de cabası... Kıyısının sorunlarını etraflıca karşılayan, üretimi kolaylaştıran ve değerlendiren bir teknik ve yöntem bulup yaygınlaştırmak için, yeterince etkin ve derin bir çalışma, üreticinin katılımını sağlayan, kitleye ulaşan bir girişim odağı yok. Bunun için gerekli politik çalışma, göstermelik bazı beyanların dışında hiç yok.

Konunun çözümlenmesi için bugün burada öneri yapmak yerine tam yirmi yıl önce Yeşilova adlı gazetenin 28 Mart 1988 tarihli, 14. sayısında “ kayısı Malatya'yı öldürecek mi? Güldürecek mi?” başlığı ile yayınlanmış bir yazımızı aynen tekrar sunuyoruz. Lütfen buyurur musunuz, ayıraçtan sonraki bölüm bu yazıdır.

xxx xxx xxx



MALATYA’DA “Kayısı araştırma enstitüsü kurulmalıdır, kayısı üreticisi örgütlenmelidir, üretici maddi yönden desteklenmelidir.

Kayısı Malatya’yı Güldürecek mi? Öldürecek mi?

Malatya’mızda meyve fidanı satılan Pazaryerinde geçen yılın kasım ayı ortalarından bu yana, kışın çok soğuk ve yağışlı günleri dışında çok canlı şekilde fidan, özelikle kayısı fidan alış verişi sürüp gitmekte.

Hemen her gün binlerce kayısı fidanı pazara getiriliyor. Mevsimlik fidan satışının en az iki milyon olacağını rahatça söyleyebiliriz. Bu sadece bu yıl böyle değil. Yıllardan beri durum bu.

Bir coğrafya profesörü'nün yazdığı gibi Malatya’da kayısı kendi öz yurdundadır. Malatya kayısıları dünyanın en iyi kayısıları arasında yer almaktadır. ( bkz. Prof Ali Tanoğlu, Malatya dolaylarında coğrafi geziler. Türk Coğrafya dergisi sayı 5-6 sayfa 65, Ankara 1944 )

Bu nedenle yani çok iyi yetiştiği için Malatya’da kayısı zaten öteden beri çok sayıda kayısı var. Fidan satışının bu derece canlı ve yoğun oluşundan da anlaşacağı üzere 5-10 yıl içinde daha çok önem kazanacak.

Malatya’nın ve yöreleri'nin hangi yönüne doğru giderseniz gidiniz, yollar boyunca çok defa tel örgülerle çevrilmiş çok geniş alanları kayısı bahçesi haline getirmekte olduğunu görürüsünüz. Bu bahçeler için büyük masraflar yapılmakta, toprağa canla başla emek verilmekte, umut bağlanmaktadır.

Ancak, ister istemez akla gelen bir sorun da çıkıyor ortaya.

Kayısı Malatya’yı güldürecek mi? Öldürecek mi?

Ya güldürecek ya öldürecek.

Niçin güldürecek? Nasıl öldürecek?

Kayısı bahçeleri iyi kurulur, iyi bakılır, teknik ve bilimsel yöntemler uygulanarak çok verimli hale getirilirse.

Kayısı alıcı ülkelerin piyasalarının ön gördüğü nitelikte, temiz, az kükürtlü doğal renk ve aroması korunarak kurutulursa.

Kuru kayısının dış satışının devamlı artması için gerekli koşullar sağlanır ve önlemler alınırsa.

Hiç kuşkunuz olmasın Malatya’mızın bu özel ve güzel, asli ve asil meyvesi yüzümüzü güldürecektir.

Tüm Malatya gülecektir. Bitmez tükenmez bir hazineye kavuşmuş gibi olacağız.

Kayısı bahçelerinin ve giderek kayısı ürünün çoğalmasına, bolaşmasına karşın malın kalitesi bozulursa, kalitede üstün bir düzen tuturulamazsa bahçelerde çeşitli hastalıklar boy gösterirs, daha doğrusu şimdi varolan hastalıklar daha yoğunlaşırsa, bunlara karşı gerekli önlemler çok titiz ve gerekli şekilde alınmazsa, üretici örgütlendirilip güvenceli bir duruma getirilmezse ürünün dış piyasalara daha çok gitmesini tulmasını sağlayacak yol, yordam araştırılmazsa, kayısının etkili bir tanıtımı yapılıp bunun besin değeri tüketicilere iyice anlatılıp duyurulmazsa.

Hiç kuşkunuz olmasın kayısı, Malatya’yı öldürecek demektir. Bunca emek bunca masraf boşa gitmemiş olacaktır.

Biz yetişmiş ağaçlarla dolu kayısı bahçelerinin sökülüp ağaçların odun niyetine satıldığı, yıllarca hiç ürün alınamadığı, alınan ürünün bir gramının satılması dönemleri de biliyoruz.

Malatya'da kayısıcılığı halkın bir bakıma gelişi güzel, el yordamı ile yaptığı girişimlere bırakmak doğru olmaz. Kayısıyı bilimin ve tekniğin ışığı ve yol göstericiliği ile yetiştirip, gene o şekilde değerlendirmeliyiz. Böyle yaparsak kayısı sadece Malatya için değil, memleket ekonomisi için de çok değer taşıyan bir nitelik kazanır.

Düşünülsün ki, bu yıl Yeni Zellanda'dan, B.Almanya'ya Amerika'dan, İzlanda'ya kadar, yani dünyanın dört köşe ve bucağında tam 37 ülkeye kuru kayısı satışı yapılmıştır. Bu hemen her yıl böyledir. Kuru kayısı hemen her tarafa gider. Bu derece yaygın dış pazarı olan bir mala herhalde çok önem vermek, onun üretimine bir an önce çok artırmak gerekir. Bunun için ne yapılmalı?

Bu konuda bizim birkaç önerimiz var, sıralayalım:

1. Malatya'da kayısı araştırma enstitüsü kurulmalıdır. Biz 1969 yılından beri yazdığımız pek çok yazıda hep bunu önerdik. Allahın bir kulu çıkıpta “Enstitü gerekmez demedi”. Ancak nedense enstitüde bir türlü kurulamadı.

Şimdi burada en gür sesimizle birkere daha adeta yırtınarak haykırıyoruz,sesimizi ilgililerin, yetkililerin mutlaka duymasını istiyoruz. Malatya'da kayısı araştırma enstitüsü kurulmalıdır. Hemen kurulmalıdır.

Bu yalnız Malatya'ya hizmet değil, memleket ekonomisine de çok büyük bir katkı olacaktır.

2. Kayısı üreticisi ciddi ve etkin bir şekilde örgütlendirilmelidir.

3. Kayısı üreticisi mali ve maddi yönden desteklenmelidir. Çiftçiyi Ziraat bankası desteklediğine göre, bu bankanın Malatya ve yöresindeki kayısı üreticisine gerekli ve yeterli desteği uyum içersinde,hıslı biçimde sunabilmesi için Malatya'da Ziraat Bankası Bölge Müdürlüğü kurulmalıdır.

Kayısıya yapılan yatırım boşa gitmeyecektir. Çok verimli olacaktır. Kayısıcıya verilen kredi olmayacaktır. Bu önerilerimiz dikkate alınırsa.

Kayısı için yapılacak yatırım her ne olursa olsun konuya bilimsel yaklaşılırsa kısa sürede kat kat verimli olacaktır.

Malatya'nın toprağına güvenelim, Malatya’nın kayısısına destek olalım.

Hiç yorum yok: