16 Kasım 2008 Pazar

Kayısı`da sorun çözülür yeter ki...


2008-09-22 www.malatyaguncel.com
Bakış Sohbetleri`nin bu haftaki konuğu olan Kayısı Araştırma Geliştirme Vakfı Müdürü Doç. Dr. Bayram Murat Asma ile Malatya`nın kayısı gerçeğini konuştuk.
Deneme üretimi yapılan erkenci ve geç olgunlaşan kayısı çeşitleri üzerinde araştırmalarını, yeni projelerini sorduk. Pazarlamadaki sorunları ve Malatya kayısısının yurt dışı pazarlarında yerini öğrenmeye çalıştık. Kayısının Malatya`nın bir markası olduğuna dikkat çeken Asma, Kayısı Araştırma Enstitüsü`nün kurulması gerektiğini belirtiyor ve kayısıda yaşanan sorunların çözülebileceğini düşünüyor.

BAKIŞ: Kayısı Araştırma Geliştirme Vakfı, kayısı ile ilgili bilimsel çalışmalar ve bazı projeler yürütüyor? Şu anda hangi projeler devam ediyor?

Doç Dr. BAYRAM MURAT ASMA: Bizim çok sayıda projemiz var. Ben, ağırlıklı olarak genetik ve ıslah konusunda çalışıyorum. Genetik ve ıslah konusu, öncelikli olarak üzerinde durulması gereken bir konu. Neden diye soracak olursanız? Malatya`nın kayısıları dünyada en kaliteli kayısı olarak tanınıyor. Sebebi de kurutmalık, şekeri yüksek, oldukça gösterişli ürünlere sahip. Ama bunlar mesela 1920 veya 1930`larda ıslah edilmiş. 70-80 yıl önce ıslah edilmiş kayısıları kullanıyoruz. Ama dünyada değişen tüketici tercihleri var. Biz gelecekte insanların tercihlerinde değişiklikler meydana geleceğini düşünerek, bugünkünden daha farklı, daha kaliteli ve daha üstün yeni kayısı çeşitleri geliştirmek istiyoruz.

Bu amaçla 2001 yılında Çok Amaçlı Kayısı Islah Projesi geliştirdik. Devlet Planlama Teşkilatı, TÜBİTAK, Malatya Kayısı Tanıtma Vakfı, İnönü Üniversitesi, Meyvecilik Araştırma Enstitüsü, Tarım Bakanlığı, Tarım İl Müdürlüğü, Ziraat Meslek Lisesi gibi birçok kurumun değişik destekleri var. Mesela, Meyvecilik Araştırma Enstitüsü`nün suyunu, Tarım İl Müdürlüğü`nün arazisini, TÜBİTAK`ın parasını kullanıyoruz. İnönü Üniversitesi de bize maddi anlamda destek veriyor.

Projemizin alt projeleri de var. Mesela `Geç Olgunlaşan Sofralık Kayısı Islah Projesi.` Bu bir alt projedir. Bir diğeri, `Kurutmalık Üstün Yeni Kayısı Projesi.` Bir başka projemiz, mesela Temmuz ayında Hasanbey dışında bizim sofralık kayısımız olmaz. Temmuz ayında 80-100 gr gelen yeni kayısı çeşitleri oluşturmak istiyoruz. Avrupa`da çok ciddi sıkıntılara yol açan, Malatya`da olmayan, gelecekte çok ciddi sıkıntılara yol açacak bir hastalık var.

Şarke Virüsü denilen bir hastalık. Bu Şarke Virüsü Malatya`da yok ama Kahramanmaraş`a kadar geldi. Virüs hastalığı olduğu için kimyasal mücadelesi yok. Ya siz ağaçlarınızı sökeceksiniz, ya da bu hastalığa dayanıklı yeni kayısı çeşitleri geliştireceksiniz. Malatya`nın Hacıhaliloğlu, Hasanbey gibi kayısı çeşitleri bu hastalığa karşı son derece hassas. Şimdi bizim başka bir projemizle, Avrupa Birliği fonlarınca desteklenen Şarke Virüsü`ne dayanıklı yeni kayısı çeşitleri geliştirmek istiyoruz. Mesela kuraklık artık çağımızın bir gerçeği. Biz son zamanlarda soğuğa dayanıklılık ve kuraklık konusunda çalışmalara başladık. Esasında kayısı, badem gibi, asma gibi susuzluğa dayanıklı ama ağacı 15-20 günde bir su vermeye alıştırdıysanız bu aralıklarla sulamak zorundasınız. Yani bir insan gibidir. Nasıl alıştırırsanız öyle gider. Biz diyoruz ki acaba kuraklığa dayanıklı kayısı geliştirebilir miyiz?

Mesela geç olgunlaşan bizim için bir hayaldi. Ama bakınız bugün bunu üretebildik. Tamam. Çok kaliteli değil ama biz bu aşamaya projemizin daha yüzde 10`unda geldik. Şu anda bizim elimizde 8 bin tane meyve vermesi gereken ağacımız var, ama biz 2 bin tane ağaçtan ürün almaya başladık.

Harika şeyler çıktı ortaya. Gelecek sene bu 8 bin ağaç 20 bin olacak. 20 bin olmasının anlamı şu: Milli Piyango`dan ne kadar çok bilet alırsanız şansınız çok olur ya, bizim de ne kadar çok ağacımız olursa o kadar şansımız yüksek olur.

BAKIŞ: Şimdi bunca ağaç var ve hepsinin bakımı, ilacı, gübresi, suyu var. Bu da bir maliyet gerektiriyor. Maddi imkanlarınız ne durumda? Yeterli oluyor mu?

BAYRAM MURAT ASMA: Bizim imkanlarımız çok kısıtlı. Öyle bize ayrılmış milyarlarca paramız da yok. Sayın Valimiz bize bu konuda talepte bulunduğumuzda destek oluyor. Sayın Rektör`den istiyoruz. TÜBİTAK destekliyor. TÜBİTAK bizi çok ciddi destekliyor. Üç yılda bize 150 bin YTL para verdi.

BAKIŞ: Çok ciddi projeleri yürütmek için bu rakam yeterli mi? Ya da olması gereken rakam nedir?

BAYRAM MURAT ASMA: Bizim projenin bütçesinin en az 1-2 milyon YTL olması gerekiyor. Neden? Çünkü 10 bin tane ağaca 1`er kg gübre verseniz 10 bin ton eder. Onun suyu, ilacı, gübresi inanılmaz rakamlar.

BAKIŞ: İnönü Üniversitesi`ne bağlı olarak Ziraat Fakültesi`nin kurulması sizin çalışmalarınızı nasıl etkiler?

BAYRAM MURAT ASMA: Tabi ki olumlu etkiler. Bunun için çare aranırsa çare çok. Bugün İstanbul Üniversitesi`nde İktisat Fakültesi var ama İstanbul Üniversitesi`nde Muhasebe Enstitüsü kurulmuş. Malatya`da neden Kayısı Araştırma Enstitüsü olmasın? Bu Malatya`ya bir güç katar. Hem ziraat fakültesi olsun, hem de Kayısı Araştırma Enstitüsü olsun. 1976 yılında bizim kayısıda kazandığımız para 6 milyon dolar. 28 yıllık süreçte ne kadar para getirdiği ortaya çıkmış. 28 yılda bugün 300 milyon dolara çıkmış. Önümüzdeki 10 yıl içinde neden bu rakam 1 milyon dolar olmasın?

BAKIŞ: 300 milyon dolar tekel olduğumuz bir ürün için elbette yetersiz…

BAYRAM MURAT ASMA: Tabi ki bu yetersiz. 300 milyon dolar dediğiniz nedir ki? Dünyanın en güzel kayısısın yetiştirelim, böyle güzelliklere sahip olalım, 300 milyon dolar yeterli olsun?

BAKIŞ: İspanya`da, İtalya`da ve dünyanın birçok ülkesinde kayısı yetiştiriliyor. Hatta İspanya`nın, İran`ın bizden fazla kayısı ürettiği söyleniyor. Şimdi bunlardan hangisi doğru? Biz, kuru kayısı üretimde mi bir numarayız?

BAYRAM MURAT ASMA: Biz önce bütün bu tartışmaların tümüne son vermek için şöyle bir çalışma yaptık. 1990 yılında doktora tezim için Malatya kayısılarının özelliklerini yazmak istedim. Broşürün dışında başka bir şey yoktu. 2000 yılında Kayısı Yetiştiriciliği, 2004 yılında Mişmiş, 2005 yılında Kayısıda Kükürt Sorunu, 2007 yılında Kayısı Yetiştiriciliği Projesi, 2008 yılında Anılarda Kayısı kitaplarını yayınladık. Bizim amacımız şuydu. Her kafadan bir ses çıkmasın. Bilen ile bilmeyenin söyledikleri aynı kefeye konulmasın. Tabi ki bu konuda farklı görüşler vardır. Ama gerçeği şudur: Türkiye, yılda 500-900 bin ton yaş kayısı üretiyor. Bunun büyük bir bölümünü kurutmalık olarak değerlendiriyor. İkinci sırada İran geliyor. İran`ın üretimi 250-280 bin ton. Esasında ikinci sırada Bağımsız Devletler Topluluğu geliyordu ama onlar dağılınca ülkelerin üretimi tek tek sayılmaya başlandığı için ikinci sırada İran geliyor. Üçüncü sırada Pakistan, dördüncü sırada İspanya, beşinci sırada İtalya geliyor. İspanya ve İtalya`nın üretimi 150 ile 200 bin ton arası. Ama İspanya ve İtalya şunu yapıyor. 1 kg yaş kayısıyı erken hasatlıyor, organize olmuş ve 3-4 Avro`ya satıyor. Fransa, 50-80 bin ton kayısı ihracatından 250 milyon dolar para kazanıyor.

Şimdi ben size soruyorum. Biz 4 kg yaş kayısı kurutuyoruz. 1 kg kuru kayısı elde ediyoruz. 2 liradan satıyoruz. Onlar 1 kg yaş kayısıyı 2 liradan satıyor. Hangisi daha kazançlı?

Bizim bu projemizin tabanı bu. Biz diyoruz ki dünyaya Haziran ayının birinci haftasından itibaren Ekim ayının sonuna kadar sürekli arz edebilelim.

BAKIŞ: Dünyada yaş kayısı üretim nedir? Hangi ülkeler ne kadar üretiyor?

BAYRAM MURAT ASMA: Dünyada 100 bin tonun üzerinde yaş kayısı üreten ülke sayısı 7`dir. Türkiye, Fransa, İspanya, İtalya, İran ve Pakistan. Ama bana göre bizim kayısılarımız dünyanın en kaliteli kayısılarıdır. Kayısının erkenci olması, geç olması bir değerdir. Tadı güzel, şekeri güzel Malatya kayısısının güzelliği boşta kazanılmış bir güzellik değil. Dünyanın en ünlü bilim adamlarını Malatya`ya davet ettik. Bizim kayısılarımızı yediklerinde çok şaşırdılar. Ama biz bunu yeterince değerlendirebiliyor muyuz? Değerlendiremiyoruz.

BAKIŞ: Piyasaya Haziran ayından Ekim`e kadar yaş kayısı sunmak bizim ticaret hacmimizi elbette arttıracak. Ancak bunun dışında pazarlamada ne gibi sıkıntılarımız var? İş adamlarımız kayısı ile ilgili bilimsel çalışmalardan yeteri kadar yararlanıyorlar mı?

BAYRAM MURAT ASMA : Malatya`da kayısı yetiştiriciliğinin iki temel sorunu var. Bir tanesi yetiştiricilik aşamasında bir tanesi de pazarlama aşamasında. Yetiştiricilik aşamasında 2004 yılında Malatya`da çok şiddetli bir don olayı meydana geldi. 100 bin ton kuru kayısı üreten Malatya 20 bin ton kuru kayısı üretti. Üretimin yüzde 80`i kaybolup gitti. Son zamanlara kadar Malatya`da aile işletmeleri vardı, ailenin gelini, kızı, kendi çocuğu işletmelerde çalışırdı ama şimdi artık aileler küçüldü, işçi sorunu var. Dışardan gelen mevsimlik işçiler bu işi tam bilmiyor. İşçilik maliyetleri çok yükseldi. Mekanizasyon çok az. Bir başka sorun, pazarlama aşamasında kuru kayısıya yönelik pazarlama kurulmuş. Örneğin Malatya`da, yaklaşık 700 tane kayısı ticareti ile uğraşan kişi var, 33 tane de kayısı ihracatı ile uğraşan firma var. Bunun İzmir, İstanbul gibi illerde 10-15 tane ihracatla uğraşan insan var. Bunların yüzde 90`ı kuru kayısı ihracatı yapıyor. Yani bütün sistemini, bütün hedeflerini ona göre koymuş. Son zamanlarda yaş kayısı ihracatında Malatya`da kıpırdanmalar var.

4 -8 bin ton arasında yaş kayısı ihracatından bahsediliyor. Peki Malatya 50 bin ton yaş kayısı ihraç edebilir mi? Tabi ki edebilir. 50 bin ton yaş kayısı ihracatını 2 dolardan hesaplarsanız bakın kuru kayısıya ilave olarak da 100 milyon dolar da yaş kayısıdan gelir elde edersiniz. Kayısı Malatya`da sosyal bir ürün. Yani kayısı Malatya`da herkesi ilgilendiriyor. 300-350 milyon dolar kayısının Malatya`ya girdisinin olduğunu tahmin ediyoruz. Bunun en az 150 milyon doları tüccarın eline geçse yaklaşık 250 milyon dolar da Malatya`nın ekonomisine giriyor. Dolayısıyla kayısı Malatya ilinin dinamiği. Ama pazarlamayı tam profesyonelce yapamıyoruz.

BAKIŞ: Malatya`da soğuk hava deposu kapasitesi düşük. Bunun acilen yaygınlaştırılması gerekmiyor mu?

BAYRAM MURAT ASMA: Yaş kayısıda soğuk hava depoları olması lazım. Soğutuculu kamyonlar olması lazım. Çünkü kayısı, dalından koptuğu an bozulmaya başlıyor. Bunun dalından koparılır koparılmaz mutlaka soğutucu sistemi bulunan kamyonların içerisinde soğutmaya alınması ve soğuk hava depolarına konulması lazım. Alt yapının oluşturulması şart. Bir de Malatya`da bu işe kafa yoracak insanların artması gerekiyor. Yok demiyorum, var ama yetersiz. Bizim için yurt içi pazar önemli ama asıl hedefimiz yurtdışı olmalı.

İngiltere`de, Amerika`da, Almanya`da, Fransa`daki marketlere girmesi gerekiyor. Şu göz ardı ediliyor. Mesela Washington dendiği zaman portakal olduğunu anlıyoruz değil mi? Neden Amerika`daki en ünlü mağazada, Beydağı ismi, Anadolu ismi, Malatya ismi marka olmasın ki?

BAKIŞ: Talep sorunu yok değil mi?

BAYRAM MURAT ASMA: Tek sorun organize olamamak. Bizim bu işe biraz daha önem vermemiz gerekiyor. 1975-76-77`de Malatya`da kayısı ihracatının filizlenmeye başladığı yıllarda 3-4 bin ton kuru kayısı ihracatından bugün 2007 yılı itibari ile 106 bin ton kuru kayısı ihracatına ulaşılmış ve 239 milyon dolar Türkiye ekonomisine para girmiş. Biz 1 kg çekirdek ihracat etmezken, bugün 15 milyon dolarlık çekirdek ihraç etmişiz. Buradaki lokomotif Malatya ve İzmir`deki ihracatçılar. Devlet katkı sağlamış ama bu insanlar bunu da başarmışlar. Onlara çok da fazla haksızlık yapmayalım. Biz farklı bir şey söylüyoruz. Bu yeterli mi? Hayır. Kuru kayısıdan elde ettiğimiz başarıyı zor olmakla birlikte yaş kayısıda da gösteririz. 250-300 milyon dolarlar bir çırpıda 500 milyon dolara çıkabilir. İhracatçılar kuru kayısıyı ihraç etmeyi başarmış. Bizden faydalanıyorlar mı? Biz basın yoluyla elde ettiğimiz her bilgiyi insanlara duyuruyoruz. Eğer bizden ayrıca bilgi talep ederlerse elimizden geleni de yapmaya hazırız.

Kuru kayısıda da son zamanlarda biliyorsunuz aşırı kükürt sorunu çıktı. Malatya`da gün kurusu da, kükürtlü kayısıda satılıyor. Biz şuna hazır olmalıyız artık. Dünyada organik ve natürel ürünler ön plana çıktığı bir dönemde insanların kükürtlü kayısı tercih etmeme hakları var mı? Var. Yemiyorum dediği zaman kim ne diyebilir? Kimse bir şey diyemez. O zaman biz gün kurusunu da, organik kayısıyı da üreteceğiz. Kim neyi tüketiyorsa onu alacak. Malatya`da bir firma reçel de, marmelat da üretiyor. Tatlısını yapıyor. Helvasını yapıyor. Pekmezini yapıyor. Malatya`da bu işe gerçekten kafa yoran insanlar var. Biz bu işe sadece üniversite olarak çalışmıyoruz. Tarım İl Müdürlüğü, Meyvecilik Araştırma Enstitüsü ve birçok kurum var. Biz üniversite olarak bir misyonu üstlenmişiz. Üniversite, akademik ve bilimsel bilginin en zirve noktasıdır. Biz çok şey yaptık demiyoruz ama yapacağımız çok şey var. Bunların belki ihracatı, ciroları milyon dolarlara ulaşabilir. Bunları dünyaya tanıtmada, marka haline getirmede sorunlarımız var. Bu iş Malatya`da yerel medyaya reklam vermekle olmaz. İstanbul`daki dünyanın başka yerindeki adam da bilecek. En iyi reklam da tattırmaktır. Yedirebildiğimiz ölçüde en iyi reklamı yapmış oluruz. Aralık ayında Şili`den de kayısı geliyor. Bizim bu çalışmamıza Şili ve Güney Afrika`daki şirketlerden daha fazla ilgi gösteriliyor. Daha fazla takip ediliyor. Çünkü Güney yarım kürede hasat Kasım ayında başlıyor ve Ocak ayına kadar devam ediyor. Eğer bu kayısıları adapte edebilirlerse Şubat ve Mart ayında insanlara kayısı yedirebilecekler. Düşünün yani, Şili`deki bir insan bizim buradaki kayısıyı takip ediyor. Bizim de artık oturup biraz düşünmemiz lazım. Bizim 50-100 tane doktora master öğrencisinin olduğu, dünyada kayısı dendiği zaman, Kayısı Araştırma Enstitüsü denilebilecek, her türlü analizin, her türlü araştırmanın her türlü bilimsel çalışmanın yapıldığı, bir Kayısı Araştırma Enstitüsü`ne ihtiyacımız var.

BAKIŞ: Enstitü`nün kurulması için elbette girişimleriniz ya da alt yapı hazırlıklarınız vardır. Yakın bir süre içinde enstitü kurulabilir mi?

BAYRAM MURAT ASMA: Tabiî ki. Şu anda mevcut olan siyasi irade, karar aldığı zaman bu bir yıl içinde kurulur. Ben inanıyorum ki Malatya`da Kayısı Enstitüsü kurulduğu zaman çok yakın zamanda çok güçlü bir enstitüye dönüşebilir. Bizden çok daha iyi, bilimsel anlamda çok iyi çalışmalara imza atan insanlar var. Biz Amerika`daki ünlü bir profesörü Kayısı Enstitüsü`ne getirip 6 ay çalıştırabiliriz. Parasını verip çalıştırırız. Bu imkanlara ancak böyle bir kurumda sahip olabiliriz. Biz Türkiye ve Malatya olarak 15 Mayıs`ta kayısı hasadı yapıp dünyaya taze kayısı sunabiliriz. Bizim bu potansiyelimizi daha güzel kullanalım diyoruz. Bunun için kafa yoran insanlara büyük ihtiyaç var. Çünkü birlik olunca güçlü olacağız.

BAKIŞ: Peki bu ıslah edilen kayısılar ne zaman yaygınlaşır? Çiftçi ne zaman üretimine başlayabilir?

BAYRAM MURAT ASMA: Islah çalışmaları çok uzun yıllar sürer. Biz ıslah çalışmalarına 2001 yılında başladık. İlk sonuçlarını almaya başladık. Normalde ıslah çalışmaları 20-30 yıl sürer. Bizim hayalimiz şudur: Öğrencilerimiz ve bizden sonra gelecek nesiller bitirmeyecektir, devam ettireceklerdir. Biz bugün Ekim ayında olgunlaşan dedik ama yarın belki birisi çıkacak diyecek ki `Neden kayısı şeftaliden büyük olmasın`. Yani bu çalışmaların sonu yok. Hedefler değişecek. Bizim geliştirdiğimiz erkenci ve geç olgunlaşan kayısılarımız var. Birde şöyle bir konu var. Bizim koleksiyon bahçemiz bulunuyor. Biz bunları önce Tarım Bakanlığı`na tescil ettireceğiz, ondan sonra Malatya`daki tüm üreticilerimize, aşı kalemini ya da cüzi bir ücret karşılığı fidanını vereceğiz. Şu anda tescil ettirmediğimiz için böyle bir üretim aşaması yok. Ben inanıyorum ki bizim geliştirdiğimiz kayısılar Malatya`da her kayısı bahçesinde en az bir tane numune olarak bulunacak.

BAKIŞ: Malatya kayısısı tat olarak da dünyadaki diğer kayısılardan çok farklı. Daha lezzetli deniliyor. Bizim kayısılarımızın bu özelliği ile ilgili araştırmalarınız da var sanıyoruz.

BAYRAM MURAT ASMA: Bizim Çukurova Üniversitesi ile ortak bir çalışmamız var. Mesela Malatya kayısısını Ticaret ve Sanayi Odası tescil ettirdi. Coğrafi tescil işaretini aldı. Coğrafi tescil işaretinde çok önemli bir faktör vardır. Aromatik bileşikler. Çukurova Üniversitesi ile birlikte TÜBİTAK destekli bir proje yürütüyoruz. Malatya kayısıları ile yabancı kayısılar arasında aroma bileşikleri bakımından farklılıkların bilimsel ispatını yapıyoruz. Bu proje devam ediyor. 2009 yılında sonuçlanacak. Biz o zaman diyeceğiz ki Malatya kayısısının bilimsel olarak farkı şu şu aroma bileşiklerinin fazla olması. Veya diğer kayısılarda olmayan aroma bileşiklerinin Malatya kayısılarından fazla olması. Yani bilim sonsuz bir derinlik. Bilimde yeter ki çalışacak eleman olsun. Çalışılacak konu çok.

BAKIŞ: Şimdi kayısının yan ürünlerinin geliştirilmesi tüketimini ve pazarını arttıracağı kesin. Ancak ülkenin genel ekonomik şartlarında yeni bir fabrika ya da tesis kurmanın önünde başka engeller var. Üretim maliyetlerinin yüksek olması bu anlamdaki yatırımların gecikmesine bir neden midir?

BAYRAM MURAT ASMA: Şimdi imkansız denilen bir şey yoktur. İmkansızlık bir zamanın değeridir. Mesela 50 yıl önce Ekim-Kasım ayında Malatya`da kayısı dalından koparılacak deselerdi, insanlar imkansız derdi. Ama bugün bakın kayısı Ekim ayında dalından koparılıyor. Demek ki imkansızlık denilen kavram zamanla ilgili. Şimdi Fransızlar eğer 50 bin ton yaş kayısı satıp 100-150 milyon dolar para kazınıyorsa biz neden yapmayalım? Engeller var mıdır? Mutlaka vardır. Teşvikler verilmelidir. Kayısı, fındık gibi Türkiye`nin özel bir ürünüdür. Siz Malaya olarak dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 85`ine sahip olursanız bunun birde prestij özelliği vardır. Dünyadaki bir üründe tekelsiniz. Biz o zaman kayısıya özel destekler vererek, çiftçiye, tüccara, bilim insanına destekler vererek şu güzellikleri arttıralım. Birçok insan güzel şeyler üretsin. O zaman bunları Türkiye`de böyle ürünleri özel desteklerle desteklememiz gerekiyor. Malatya`ya hastalık için dışarıdan fidan getirilmesini kesinlikle engellememiz gerekiyor. Yaş kayısı ihracat edemiyorsak, sebeplerini öğrenip sorunları çözmek için daha fazla gayret göstermemiz gerekiyor. Ben şuna inanıyorum. Malatya`da 10-20 bin ton yaş kayısı ihraç edilmeye başlanırsa, belki 10 sene, 20 sene sonra 50-100 bin ton ihraç edebiliriz.

BAKIŞ: Soğuk hava deposu ihtiyacımız nedir?

BAYRAM MURAT ASMA: Malatya`da soğuk hava deposu inanılmaz ihtiyaç. Örnek vereyim. Isparta`da elma olduğu için 300 bin ton kapasiteli soğuk hava deposu var. Malatya`nın soğuk hava deposu peynir ve süt ürünleri için kullanılan belki 2-3 bin ton. Meyve için kullanılan belki bin ton bile yok. Yaş kayısı ihracatı ve organik kayısı için soğuk hava deposu şart. Gün kurusu için soğuk hava deposu şart. Bence bu bir geçiş dönemi. İnsanlar önümüzdeki süreçte bütün buları görecek. Önümüzdeki yıllardan ben umutluyum. Bir de Malatya`daki şirketlerin yapısı değişiyor. Şirketlerin başına torunlar geliyor. Ve torunlar biraz daha eğitim sürecinden geçecekleri için onların ikna olması, bazı şeyleri görmesi daha kolay olacak.

BAKIŞ: Şimdi son yıllarda kayısıdaki kükürt oranı tartışılıyor ve ihracatçı en fazla 2000 ppm olması gereken bu kükürt oranının kendilerini zora soktuğunu söylüyor. Gerçekten 2000 ppm oranının altında kalan kuru kayısının dayanıklılığı nedir? Soğuk hava deposu olmadan en fazla ne kadar saklayabilir? Renk değişimi, bozulma olur mu?

BAYRAM MURAT ASMA: Şimdi bizim Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği ile birlikte Devlet Planlama Destekli bir projemiz var. Bu sorunun cevabına ilişkin olarak. Biz 500 ppm, 1000 ppm, 2000 ppm kayısıları normal ve soğuk hava depolarında muhafaza ediyoruz. Meydana gelen renk değişimleri, kararmaları analiz etmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar elde ettiğimiz sonuç şu: Kayısıları muhafaza etmek için illa ki 4 derecelik bir soğukta muhafaza etmeye gerek yok. Kritik sıcaklık sınırı 20 derece. 20 derecenin üzerinde beklettiğiniz zaman hem kükürt kaybı meydana geliyor, hem de kararmalar oluşuyor. Zaten 2000 ppm ütopik bir sınırdır. Hiçbir kayısının 2000 ppm kükürt oranında tutturulması mümkün değildir. Bu rakamın altında olacak. Şimdi 2000 ppm oranında kükürt verilmiş bir kayısıyı uzun süre muhafaza edebilmek için soğuk hava deposunda tutmamız şart. 3 veya 4 ayda elinizden çıkarmanız gerekiyor. Lisanslı depoculuğun artık Malatya`ya girmesi gerekiyor. Malatya`da kayısı borsasının olması gerekiyor. Malatya 1930`larda da kayısı ihraç ediyordu. O yıllardaki pazarlama teknikleri bugün geçerli değil. Farklı bir şeyler yapmalıyız. Bizim şu anda kükürtten vazgeçmemiz mümkün olmayabilir ama 10 veya 20 yıl sonra şu anda yüzde 90`ın kükürtlü, yüzde 10`u gün kurusu ise bu dediğim gibi belki bir 20 yıl sonra yüzde 50`si gün kurusu ise yüzde 50`si kükürtlü olacak.

BAKIŞ: Evet reklam ve tanıtıma gelmek istiyoruz. Kayısının önündeki en büyük engellerden birisi de tanıtım. Bugüne kadar ciddi bir reklamı da yapılmadı. En son Ticaret Borsası bir reklam yaptı. Öncelikle bu reklamı nasıl değerlendiriyorsunuz ve tanıtım ile ilgili neler yapılmalı?

BAYRAM MURAT ASMA: Bu reklam bir ilk. Yani Televizyon kanallarına yönelik olarak bir ilktir. Ben tebrik ediyorum kendilerini. En azından bir uğraş vermişler ve ilk olarak bir reklam yapmışlar.

Şimdi bana göre kayısını çözülmeyecek sorunu yok. En önemli sorun ki; bunun altını çizerek söylüyorum, sorunun çözümünde samimi olmak. Yani samimi olacağız. Biz hangi sorunu çözmek istiyorsak o sorunu çözme konusunda samimi olacağız. Yoksa kayısının çözülmeyecek sorunu yok.

Şimdi düşünün ki hem meyve olacak, hem de onu kuruttuğunuz zaman 5 yıl muhafaza edeceksiniz. Üstelik biz bu konuda dünya tekeliyiz. Hala biz bu ürünü değerlendiremiyorsak, hala bu üründen kazanmamız gereken parayı kazanamıyorsak bir eksiklik yapıyoruz demektir. Bana göre eksiklik şudur: Fonda, Kayısı Birlik`te, İhracatçı Birliklerinde, Kayısı Araştırma Enstitüsü`nde samimi değiliz. Yoksa kim destekleyecek bunu? Kim para kazanırsa o destekleyecek. İhracatçı da, üretici de destekleyecek. Örneğin üretici ile biz konuştuk. Üretici diyor ki, `Biz inanalım, bu paranın tanıtım için harcanacağına inanalım, biz para veririz. Para veremezsek kayısı veririz.`

Kayısı Tanıtma Vakfı, 1987 yılında 200 YTL sermaye ile kurulmuş. Bugün ki sermayesi ne kadar? Tahmini olarak 40-50 bin YTL`dir.

Vakfın başkanı kim? Vali bey. İkinci başkan Belediye Başkanıdır. Bunlardan daha güvenilir bir kimse var mıdır? Eğer biz bu vakfın sermayesini 1 milyon YTL`ye ulaştırmazsak zaten çok ciddi bir şey beklenemez.

Biz şunu söylüyoruz. Hiçbir zaman fındık kadar şanslı olmadık. Çünkü fındık Türkiye`nin şanslı ürünüdür. Bakın Kayısı Birlik kapatıldı mı ne oldu bu tam bilinmiyor ama devlet hazine yardımı ile, Toprak Mahsulleri Ofisi yoluyla 100-150 bin ton fındık alıyor. O zaman sen ona 500 milyon YTL para vereceksin, kayısı için hiçbir şey yapmayacaksın. Burada bir haksızlık yok mu?

Türkiye`de şu soruyu sormak lazım. Kayısı Birlik yanlış yönetilmiş olabilir, eksikleri olabilir ama o zaman onu denetleyerek bu yanlışlıkların önüne geçilmesi gerekiyordu. Bakınız Türkiye`nin her yerinde Türkiye`ye yön veren Malatyalılar varken, Malatya`da bu kayısının böyle olması üzüntü verici.

Medyayı iyi kullanmak tanıtım için önemli. Türkiye`de çok sayıda yerel televizyon var, yerel televizyon birlikleri var. Bunların reklam spotlarında yer almak çok önemli ama bizim için hedef yurt dışı olmalı. Tanıtım derken, bizim kastettiğimiz tanınmış bir insanın çıkıp da televizyonlarda birkaç söz etmesi değil, bu etkili bir yöntemdir ama çok pahalıdır. Amerika`da ünlü bir televizyona gidip de öyle bir reklam vermeye kalksanız 10 milyon dolar para isteyecek. Malatya`nın böyle bir parayı vermesi mümkün değil. Ama biz daha ucuz fiyatlara bunları yapabiliriz. Sadece bu işe kafa yorulması yeterlidir.

Ama şunu da söylemek gerekiyor. Her şeyi biz yaptık demiyoruz. Ya da Malatya`da hiç kimse hiçbir şey yapmıyor da demiyoruz. Haksızlık olur. Sadece biraz daha fazla kafa yormamız gerekiyor. Biraz daha samimi olmamız gerekiyor. Yoksa kayısının çözülmeyecek hiçbir sorunu yok.

BAKIŞ: Vakıf konusundaki çalışmaların yetersizliğinden bahsettiniz. Bu parasal yetersizlikten kaynaklanıyor değil mi?

BAYRAM MURAT ASMA: Şimdi Vakfı Rahmetli Özal kurmuş. Malatya`ya hediye etmiş. 200 YTL sermaye ile kurulan bir vakfın sermayesini 1 milyon YTL`ye ulaştıramamışsak aradan geçen 21 yılda, bizim şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz lazım. Bakınız 1987 yılında 200 YTL. 21 yıl geçmiş bugün 40-50 bin YTL. Haliyle burada bir tuhaflık var.

BAKIŞ: Kayısı konusu, çok geniş bir konu. Eklemek istediğiniz şeyler var mı?

BAYRAM MURAT ASMA: Az önce söylediklerimi tekrarlamak istiyorum. Elbette güzel şeyler yapılıyor. Ama yetersiz diyoruz. Malatya`da yaşayan herkes için kayısı çok önemli. İmkanlar kısıtlı, ama kısıtlı imkanlar içinde de güzel şeyler yapılıyor. Bu kadar kısıtlı imkanlar içinde güzel şeyler yapılabiliyorsa, inanıyorum ki Kayısı Enstitüsü, Mevcut Kayısı Araştırma Merkezi`nin 8-10 tane hocası, personelinin artması bütün çalışmaları daha ileri aşamaya getirecek. Tabi bunun için üniversitenin kadro konusunun çözülmesi gerekiyor.

İnsanlar samimi olarak isterlerse bu iş çözülür.
2008-09-22 www.malatyaguncel.com

Hiç yorum yok: